TÜRKİYE GENELİ

KORONA VİRÜS VERİLERİ

VAKA: 0
AKTİF VAKA: 0
ÖLÜM: 0
İYİLEŞME: 0

TÜRKİYE VE DÜNYA ÜZERİNDE KORONA VİRÜS VERİLERİ İÇİN

Ana Sayfa Yazarlar 23.01.2023 68 Görüntüleme
KURAN-I DEĞİL, GERÇEKTE KENDİNİ YAKANLAR

KURAN-I DEĞİL, GERÇEKTE KENDİNİ YAKANLAR

İsveçli bir politikacı ve avukat Rasmus Paludan dünya kamuoyu önünde ucuz bir siyaset ile göstere göstere Kur’an-ı Kerim’i yırttı – yaktı ve İsveç hükumeti buna seyirci kalmakla kalmadı birde Türk Büyükelçiliği önünde bu eylemini yapmak için izin vererek taraf oldu.

Öncesi günlerde hepinizin hatırlayacağı üzere, Türkiye Büyükelçiliği önünde Hz. Peygamber’e (s.a.s) yönelik hakaret içeren bir karikatürü burada sergileyerek bu çağımızın münafık fanatik yobazı bununlada sınırlı kalmayıp, Semavi bir kitap olan Kur’an’ı 21 Ocak’da yakacağını ilan ettiğinde, İsveç Dışişleri Bakanı “Kur’anın yakılması ifade özgürlüğüne girer” diyerek vermiş olduğu yasal izin ile kimlerle taraf olduğunu ilan ettmiş oldu.

Sonuç itibari ile İsveç, Türkiye karşıtı ve Türkiye’nin aleyhinde olan hain işbirlikçilerle, bölücü ve yıkıcı olmayanlar haricinde
“Müslüman Türkler ve Kürtleri burada yani İsviçre de, istemiyorum” diyen İsviçre ön yargılı bakış açısı, sonunda Türkiye Konsolosluğu önünde Kur’an-ı Kerim’i yaktırma, PKK’lıların Türkiye aleyhine eylemlerine izin vererek Türkiye’nin İnanç özgürlüğünü, Birlik ve Bütünlüğünü bozma adına uluslararası bir suç işlemiştir.

İsveç hükümetinin dünya kamuoyunun gözünün içine baka, baka neden olduğu bu suça işbirliğinin, gereği her türlü platformlarda sorularak, hukuksal gereği yapılması ayrıca uluslararası hukuk ile İsveç ve işbirlikçilerinin bu yapılanlara çanak tutması teşvik etmesi, imkan sağlaması, suçluları koruması, barındırması gibi insanlık ve nefret suçunun hesabı da demokratik platformlarda sorulmalıdır.

İnsanlık adına işlenen bu suçların hesabının sorulması kadar, dünya coğrafyasında bulunan Müslümanlar da elbette bu olaylara kayıtsız kalmamakla birlikte tepkilerini gösterilecektir, lanetliyeceklerdir, buğzedeceklerdir.

Çünkü müslüman olmanın gereği sağduyulu ve sakin hareket etmektir.

Zaten görüldüğü gibi sırf bu şeytani insanların planladıkları tuzaklara düşmeme adına ellerinden geleni yani olaylara soğuk kanlı yaklaşmaktıdarlar, aksi takdirde bunların yaptıklarının daha fazlasını yapabilecek kabiliyette ve güçtedirler.

Elbette yasal zeminde yasal yollardan Müslüman Coğrafyanın ileri gelenleri, hukukçuları, devlet büyükleri İsveç hükumetine gereğini yaparak hadlerini bildireceklerdir.

Türkiye olarak İsveç’in Ankara Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığı’na çağırılmasını hem insanlık adına, hemde Avrupa Gazeteciler Derneği Başkanı Adnan Fişenk olarak Kurumum adına son derece olumlu ve yerinde buluyoruz. Diğer Hristiyan, Yahudi, İslam ve Farklı inançlara ait ülkelerden de aynı tepkiyi bekliyoruz.

Bu arada bu tarz gerilime neden olacaklara bir ders olması adına olmazsa olmazımız bizim için son derece önemli olan kırmızı çizgimiz kutsal kitabımız Kuran-ı Kerimize yapılan aşağılık saldırıyı yapanları bu densizliğin olmasında baş rolde olarak ve hiçbir müdahalede bulunmayarak seyirci kalan bilakis verdiği yasal izinle bu gelişmelere sebep olan İsveç hükumetine karşı daha ciddi yaptırımların uygulanmasının gerektiğini tüm insanlığın geleceği adına önemseyerek dikkatinizi çekiyorum.

İnsanlık adına ve Başkanı olduğum Avrupa Gazeteciler Derneği olarak, Kur’an’ı yırtan-yakan bu alçağı, aynı günde bunlarla Türkiye karşıtı eylem yapan PKK gibi hain terör örgütlerini ve bu menfur eyleme yasal izin vererek adeta destekleyen İsveç hükumetini lanetliyoruz. Teşvik ettiğiniz ve Türkiye karşıtı besleyerek büyüttüğünüz, himaye ettiğiniz, koruduğunuz bu terörün ve teröristlerin Fransa da olduğu gibi birgün sizleride bu terör belası bataklıklarında boğacağından hiçbir şüpheniz olmasın.

Fanatik inanç karşıtlığı yobazlığınızın tavan yaptırıldığı sözde medeni, insan hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların (aslında Medeniyetsizlerin) batı ülkelerinin birinde yani İsveç’te bir defa daha İnsanların inanç, hak ve özgürlükleri hiçe sayılarak çok adice ortaya çıkarak, iğrenç bir saldırı, taciz şeklindeki gösteri şeklinde dünya ya bir nefret suçu işlenerek utanç, yüz karası olarak yansımıştır.

Üstelik kendi toplumlarının önde gelen bilinçli bir siyasetçi Avukat Rasmus Paludan isimli inanç düşmanlığını görev edinmiş saldırganlığı ile konusunda uzmanlaşmış ve Türkiye düşmanı hainlerle birlikte aynı günde Türkiye’den bişekilde kaçak olarak veya göçek olarak gidenlerinde aynı günde yapmış olduğu İsveç’in Türkiye Büyükelçiliği önündeki İslam ve Türkiye düşmanlığı müşterek birleştikleri amaçları doğrultusunda bu hainler tarafından gerçekleştirilirken, adeta İsveç hükümeti de bütün bunlara izin vererek bu olanlara çanak tutarak müştereken bir nefret suçu işlemişlerdir.
Üstelik de İsveç’in Türkiye’yi
Tam da Nato’ya üye olarak girmeleri konusunda ikna turları aynı zamana getirmeleri gafleti içindeyken yağladıkları, yalvardıkları bir zaman da, bu hatırlarsanız Yunanistan’ın da geçmişte Kenan Evren zamanın da bir oldu bitti ile Yunanistan’ın Nato üyeliğine girişinin Türkiye’ye onaylatıldığı gibi, sonrası hepimizin malumu o günkü Yunan bugünkü yılan her alanda Türkiye karşıtlığı ile pervasızca işgalci ve uluslararası hukuku hiçe sayan bir korsan devlet olarak 12 adaları silahlandırmaktan tutun birçok uluslararası suçu işlemiş olmasına rağmen, ardına aldıkları süper güçler ve AB ile birlikte Türkiye’ye uyguladıkları haksızlıklarını Türkiye karşıtı aldırılan kararlar ile Türkiye’ye ambargo uygulanması konusunda,
F-35 uçak projesinden çıkartılması, F-16 uçaklarının tedarikindeki engellemeleri gibi birçok alanda bilinçli olarak ayak bağı olmaktadır.

Özelliklede Yunanistan mülteciler konusunda, ekonomik baskı ve cebren kendi isteklerini kabul ettirme konusunda Türkiye’nin Yunanistan’a karşı bitmez tükenmez sabrı, onca iyiliğine ve iyi niyetine karşın Yunanistan, Türkiye’ye imkan bulduğu her alanda etmediğini bırakmayan ahde vefasız bir düşman olup çıkmıştır.

Sonuç olarak bu sinsilikleri ardına sığınmış bu tarz ülkelere ve mantaletilerine karşı mutlaka çok uyanık ve kararlı bir duruş gerekirse çok sert bir müdahale ile yansımada da Türkiye hazırlıklı olmalıdır.

Neden?
Çünkü siz hiçbir Müslüman Alevi, Bektaşi, Sünni, Tarikatçı, Şii, Hanifi, Hanbeli, Maliki, Şafi gibi Allah inançlı olanlardan, bırakın tek bir Milletvekilini, Bürokratın, Farklı coğrafyalarda, ülkelerde yaşayan Müslümanların, Yaşadıkları Ülkelerde Müslümanın en cahilinin bile bir Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i yakarken yırtarken ona hakaret ederken gördünüzmü hiç?
Göremezsiniz, ama beyin algısı ile yürütmüş oldukları propaganlarla ve kendi kurmuş/kırdurmuş oldukları örgütlerle müslümanları sürekli saldırgan, cahil gibi kalıplara koymuşlardır. O tip insanları kurgulayarak yaratmışlardır.

İşte tam da bu bağlamda bir soytarı sözüm ona Milletvekili seçilmiş ülkelerinde ve coğrafyalarında bu tarz, bununla aynı mantalitede olan gerçek anlamda fanatizminlerinin tavan yaptığı yobazlıklarını içlerinde sakladıkları gerçek duygu ve düşünceleridir bu;
İnsanların inanç, hak ve özgürlüklerine aslında kendi fanatizmlerinden, kendilerinden olmayan insanları öteleştirmek, yok etmek ile aslında nefret suçu işlemektedirler.

Kendilerine dahil olmayan insanların bildiği gibi karşı görüşte olanlara gerçek bakışlarının nefretin kendilerinden olmayanları yok etme iradelerinin itirafıdır.

Peki zaten bunları ve mantalitelerini biliyoruzda PKK/ PYD ve organları malum parti sizlere ne oluyor, hani sizlerde Müslümandınız?
Hani sizin içinde “Kuran” iman ettiğiniz kutsalınızdı?
Niçin bırakın tepkiyi aynı gün bu Kuran-ı Kerimi yırtıp, yakan şahsiyetsiz ile birlikte Türkiye karşıtı eylem içindeydiniz?

Ey Allah’dan korkmaz Peygamberinden utanmazlar, sizlerinde bu vesile ile bir kez daha maskeniz düştü, Türkiye’de Türkiye’yi bölmek adına yapılanların yanısıra sistematik olarak yapılan Türkiye Diyanet İşlerine alternatif karşılık olarak, Pkk nın Kürt Diyanet işleri, Pkk nın Arapça orjinal Kurana karşılık Kürtçe Kuran,
Diyanet İmamlarına karşılık (Diyanet işlerinde pek çok Diyanetin kadrolu Kürk kökenli İmamlarımız olmasına karşın) yine alternatif Pkk lı Kürt İmamlar yapılandırma çabaları ile adeta Pkk’lı şeytani inanç münafıklarını kurgulayan, şeytani tuzaklar içindekilerinde bu vesile ile kime hizmet ettikleri, fetö terör örgütü benzerinde olduğu gibi, hangi yapılanma ile hangi amaçta oldukları ayan beyan ortaya çıkmıştır. (Bu şeytani terör örgütlerinin eline birşekilde mecbur bırakılarak düşmüş, düşürülmüş pişman olmuş, hiçbir yasa dışı faaliyetlerini onaylamayan kişileri bunlardan ayırarak bu planlamanın bütününde olanlaradır sözüm)

Şurası hiçbir zaman unutulmamalıdır ki Göklerin, Yerin ve Arasındakilerin mutlak sahibi sadece Cenabı ALLAH’dır.
Bu arada Allahın insanlığa göndermiş olduğu Kuran şahısları, dünyalık kurum ve kuruluşları temsil etmemekle birlikte direkt Allah’ı ve onun insanlığa olan mesaj ile buyruklarını, emir ve yasaklarını içermektedir, Kuran sadece bir ırka, millete ülkeye değil tüm İnsanlığa indirilmiştir.

Ey bu Kuran-ı yırtıp/yakan ahmak ve ahmaklar gürûhu bu sana da, sizlere de bizzat Rabbin tarafından gönderilmiş seninde kutsalındır.
Aslında yırtıp yaktığınız hiçbir zaman kaçamayacağınız gerçekler ve kendinizdir.

Allah ile bugüne kadar kim savaşa girmişse kaybetmiştir, kaybedecektir.
Kaçınılmaz bir sondur bu, tarih tekerrürlerden ibarettir…

Allah’ın kutsallarının sahibi ve mutlak koruyucusu yine ALLAH’dır.
Allah, kendisi yolunda olanları mutlaka geçmişte olduğu gibi bugünde gelecektede mutlak galip getirecektir…

Allah bu tür zevatı önce islah etsin.
Akıl fikir vicdan merhamet sahibi eylesin. Dünya’ya kin ve nefret tohumları ekerek dünyamızı kan ve göz yaşına, yokluğa, kıtlığa, inanç savaşlarına sürüklemek isteyen insanlığı yaşanmaz hale getirmek isteyenlere fırsat vermesin, her bireyin özgürce inaçlarını, kültürünü diğer bireyleri rahatsız etmeden özgürce yaşama hak ve özgürlüklerin herkesi kucaklığı herkese aynı eşitlikte olduğu yaşama imkanı ve sevinci versin.
Islah olmamakta direnenleride kahru perişan eylesin Amin

Yazar Hakkında

Adı Soyadı:

Mesleği: Gazeteci


Tema Tasarım |